Türk-İslam mimarisinin ihtişamlı yapısı: Selimiye Camisi

Türk-İslam mimarisinin incisi, 447 yıllık Selimiye Camisi, ihtişamıyla ziyaretçilerini hayran bırakıyor.

Mimar Sinan’ın “ustalık eseri” olan ve Edirne’de 14 Mart 1575’te ibadete açılan Selimiye Camisi, yapıldığı dönemde Osmanlı Devleti’nin gücünün ve büyüklüğünün de simgesi.

Şehrin her tarafından görülen, hem İstanbul hem de Avrupa yönünden girişlerde şehre gelenleri karşılayan Selimiye, UNESCO’nun Dünya Miras Listesi’nde yer alıyor.

Osmanlı mimarisinin simge eserlerinden olan Selimiye, yaklaşık 4,5 asırdır heybetiyle “Serhat kenti” Edirne’den geçenleri selamlıyor.

Selimiye Camisi, kubbesinden minaresine, akustiğinden süslemelerine kadar her yönüyle ziyaretçileri kendisine hayran bırakıyor.

2. Selim yapılmasını istedi ibadete açılışını göremedi

Osmanlı padişahı 2. Selim’in Edirne’ye yaptırmak istediği caminin inşası Mimar Sinan tarafından 1568 yılında şehre hakim Kavak Meydanı’nda başladı. Sinan, uzun süre temelinin oturmasını beklediği camiyi 7 yılda tamamladı. Caminin tamamlanmasına az bir süre kala vefat eden 2. Selim, Selimiye’nin ibadete açılmasını göremedi.

Selimiye, 1575 yılından bu yana hem inananların ibadet ettiği hem de turistlerin hayranlıkla gezdiği bir mabet olarak öne çıkıyor.

UNESCO’nun 2011’de ilk kez bir camiyi kültürel eser listesine almasıyla dünya çapındaki ünü daha da artan Selimiye Camisi, özellikleri ve ihtişamlı yapısıyla ilgi görüyor.

Kasnak tekniğiyle 8 sütuna dayalı tek kubbe şeklinde inşa edilen caminin, bir kalem şeklinde semaya uzanan ve Delhi’deki Kutb-Minar’dan sonra en yüksek minare özelliğini taşıyan minareleri, hünkar mahfili, dantel gibi işlenmiş mermer kaplı minberi, çoklu pencere sistemi ve çinileriyle ziyaretçilerini büyülüyor.

Türk-İslam mimarisinin incisi, 447 yıllık Selimiye Camisi, ihtişamıyla ziyaretçilerini hayran bırakıyor. Vakıflar Genel Müdürlüğünce restorasyona alınan camide çalışmalar sürüyor. ( Gökhan Balcı – Anadolu Ajansı )

Caminin özellikleri

Selimiye’yi diğer cami mimarilerinden ayıran en büyük özelliği, herhangi bir yarım kubbeden destek almadan tek olarak inşa edilen kubbesi.

Mimari ve mühendislik üzerine araştırma yapanları şaşırtan kubbe, 43 metre yüksekliğinde ve 32 metre çapında.

Kalem gibi ince, bir dantel gibi süslü 3 şerefeli dört minaresi bulunan Selimiye’nin minarelerinin uzunluğu ise alemi dahil 85 metre. Dönemin şartları düşünüldüğünde “inanılmazın başarıldığı” minareler 3 yollu olarak tasarlandığı için, minareden çıkan 3 kişi birbirini göremiyor.

İznik çinileri ve revaklı avlusuyla da göz dolduran Selimiye’nin, müezzin mahfilinin mermer sütununa işlenmiş ters lale figürü için de halk arasında çeşitli rivayetler dillendiriliyor.

Mimar Sinan, İstanbul’dan Selimiye’yi yapmak için Edirne’ye geldiğinde 8-9 yaşlarındaki çok sevdiği torunu Fatma’ya hasret kalmamak için onu da kente getirir. Bir süre sonra hastalanan ve vefat eden Fatma’ya duyduğu hasret nedeniyle torunu için yaptırdığı türbedeki mermer sandukaya ters lale figürü bırakır, bu üzüntüyü gören çırağı da ustasının üzüntüsünü Selimiye’ye işler.

Caminin yapılmak istendiği, lale bahçesi olan arsanın sahibi kadının zor ikna edilmesi nedeniyle Mimar Sinan’ın inatçılığını simgeleyen ters lale figürü koydurduğu da rivayetler arasında yer alıyor.

Türk-İslam mimarisinin incisi, 447 yıllık Selimiye Camisi, ihtişamıyla ziyaretçilerini hayran bırakıyor. Vakıflar Genel Müdürlüğünce restorasyona alınan camide çalışmalar sürüyor. ( Gökhan Balcı – Anadolu Ajansı )

Camiye yüklenen anlamlar

Dönemin teknolojisi düşünüldüğünde “imkansız” denilen birçok mimari tekniğin başarıyla uygulandığı camide detaylar da dikkati çekiyor.

Tek kubbeli olmasının Allah’ın birliğine yorumlanması, dört minarenin dört halifeyle özdeşleştirilmesi, pencerelerin beş kademeli oluşunun İslam’ın şartlarını simgelediği, dört vaaz kürsüsünün dört mezhebe işaret ettiği ve minaredeki 12 şerefenin namazın 12 farzı olduğuna yönelik inanışlar canlılığını koruyor.

Mimar Sinan’ın temelin oturması için 2 seneye yakın beklediği de rivayetler arasında yer alıyor.

Tarihçiler, hastalığı nedeniyle vefat eden ve caminin açılışını göremeyen 2. Selim’in, ihtişamlı camiyi İstanbul yerine neden eski başkent Edirne’de yaptırdığını ise değişik şekillerde açıklıyor. Avrupa’ya yapılan seferlerin artması, 2. Selim’in şehzadeliği sırasında vaktinin çoğunu Edirne’de geçirmesi ve kentin Rumeli’nin kapısı olarak görülmesi bu açıklamalardan bazıları.

Restorasyona alındı

Vakıflar Genel Müdürlüğünce restorasyona alınan camide çalışmalar sürüyor. Kapsamlı restorasyona rağmen cami, hem ibadet hem de ziyarete açık tutuluyor. Cami içerisinde şantiye alanı ile ibadet alanı platformla ayrıldı. Bu sayede caminin üçte birlik alanında ibadet ve ziyaret gerçekleşirken diğer kesimlerde ise restorasyon çalışmaları sürdürülüyor.

Ziyarete gelenler hayran kalıyor

Tekirdağ’dan gelen Namık Kemal Üniversitesi öğrencisi Görkem Şenol, AA muhabirine Selimiye’nin tartışılmaz cami mimarisinin zirve eseri olduğunu söyledi.

Restorasyonla geleceğe taşınması yolunda da iyi bir adım atıldığını ifade eden Şenol, “Restorasyonun geniş kapsamlı ve güzel olduğunu gördüm. Selimiye Camisi çok beğendiğimiz bir cami.” dedi.

Kenti gezmeye gelen Yusuf Yılmaz, ilk kez gezme imkanı bulduğu Selimiye’nin gerçekten büyüleyici olduğunu ifade etti.

Cami içindeki işlemelerden çok etkilendiğini belirten Yılmaz, “Uzaktan çok güzel görünüyor, yakınına gelince görkemini daha da gösteriyor.” diye konuştu.

Türk-İslam mimarisinin incisi, 447 yıllık Selimiye Camisi, ihtişamıyla ziyaretçilerini hayran bırakıyor. Vakıflar Genel Müdürlüğünce restorasyona alınan camide çalışmalar sürüyor. ( Gökhan Balcı – Anadolu Ajansı )
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir