Molla Gürani Camii’nin hikâyesi: Fatih Sultan Mehmed’in hocasına hediye ettiği mabet

Fatih Sultan Mehmed’in fetihten sonra hocası Molla Gürani’ye hediye ettiği yapı, köklü tarihi ve mimari özellikleriyle dikkat çekiyor.

5. YÜZYILDAN GÜNÜMÜZE UZANAN BİR TARİH

İstanbul’un Fatih ilçesine bağlı Vefa semtinde yer alan Molla Gürani Camii, Osmanlı Barok mimarisinin günümüze kalan zarif örneklerinden biri. Vefa Kilise Camii olarak da bilinen yapının 5. yüzyılda inşa edildiği rivayet ediliyor. Kilisenin isminin nereden geldiği ile ilgili yapılan araştırmalar sonucunda, kaynaklara göre Aziz Teodoros’tan geldiği bilgisine ulaşılıyor.

Kilise döneminden günümüze kalan kubbe detayları

CAMİNİN KÖKLÜ TARİHİ VE HİKÂYESİ

Sanat tarihçisi Elif Kabalıoğlu, caminin köklü tarihini ve sanat tarihi açısından önemini gezelim.com için değerlendirdi.

Sanat Tarihçisi – Elif Kabalıoğlu

Kabalıoğlu, Sanat tarihçiliğimle ifade etmek istersem, yapının Molla Gürani Camii olarak anılması beni çok daha mutlu ediyor. Evet, buranın bir kilise hikayesi var. Acıklı da bir hikayesi var. Burası iki büyük deprem görmüş. Bir Cibali yangını görmüş, hatta 1995’te son nartestin bir kısmı tuvalet olarak kullanılmış. Çok acı olaylara şahit olmuş bir alandan bahsediyoruz. Daha sonrasında 2010 yılında vakıflar tarafından restore edilip, günümüzdeki bu temiz ve düzenli haline dönüşmüş bir camiden bahsetmekteyiz.

İstanbul Molla Gürani Camii – İç detayları

PEKİ, MOLLA GÜRANİ KİMDİR? 

Kabalıoğlu, Molla Gürani hakkında şu bilgileri aktardı: “Diyarbakır’ın Gürani şehrinde doğan Molla Gürani, Fatih Sultan Mehmed Han’ın hocası. Molla Gürani’den bahsetmeden ben bu kiliseden bahsetmeyi kendi sanat tarihçiliğime yakıştıramıyorum. Şöyle ki, II. Murad’dan da bahsetmemiz gerekiyor. II. Murad, Fatih Sultan Mehmed Han’ın babası. Çok yaramaz olan ve hocaları bıktıran oğlunun terbiyesi için Molla Yegân’a danışıyor. Molla Yegân’da diyor ki; oğlunuzun terbiyesinin hakkından gelecek kişi Molla Gürani’dir. Çok sert bakışlı, elinde sopası olan bir hocadan bahsediyoruz. Bu öyle bir hoca ki Bağdat’ta ilim tahsil etmiş, El-Kazvinî’den ders almış, İbn-i El Kalânisî’den de ders görmüş bir zat. Fatih Sultan Mehmed Han’ın hocalığına getiriliyor.”

FATİH SULTAN MEHMED HAN’IN MOLLA GÜRANİ İLE İLK KARŞILAŞMASI

Kabalıoğlu sözlerine şöyle devam etti: “Molla Gürani, Fatih Sultan Mehmed ile ilk karşılaştığında elinde bir sopa var. Çok sert bir ifadesi var. Hatta rivayet edilir ki, Fatih Sultan Mehmed Han hazretleri elinde sopasıyla görünce çok rahatsız oluyor. Ben veliaht sahibiyim nasıl elinde sopayla gelmiş diye düşünür. Çünkü öncesindeki bütün hocaları bıktırmış. Kimsenin sözünü dinlemeyen bir çocuk. Molla Gürani hazretleri sert bir ifadeyle kendisine otur diyor. Fatih Sultan Mehmed istediği yere oturuyor. Molla Gürani, hayır oraya oturmayacaksın, benim istediğim yere oturacaksın diyor. Fatih Sultan Mehmed, kalkıp Molla Gürani’nin istediği yere oturuyor. Molla Gürani, kendisine Emsile’den darabe filini çekmesini yani dövmek filini çekmesini istiyor. Fatih Sultan Mehmed Han hazretleri, sert ifadenin karşısında çekmeye başlıyor. Molla Gürani, dur yanlış çekiyorsun diye uyarıyor ve kendisini çekmeye başlıyor. Şöyle kötü döverim, böyle kötü dövülür… Fatih Sultan Mehmed Han gerçekten çok rahatsız oluyor. Dersin bitiminde koştura koştura babasına gidiyor. Mektupta yollamış olabilir. Ben kesinlikle bu hocayla çalışmak istemiyorum, elinde nasıl sopa olabilir. II. Murad, beni bile dövebilecek bir hocadan bahsediyoruz, hiç kusura bakma, o hocadan ders alacaksın. Bir sonraki ders Fatih Sultan Mehmed şöyle diyor: Hocam tamam anlıyorum ama bu sopa neden elinde? Molla Görani şöyle cevap veriyor; senin üzerindeki tembellik tozlarını alabilmek için.”

FETİHTEN SONRA FATİH SULTAN MEHMED’İN HOCASINA HEDİYESİ

Kabalıoğlu, “Fatih Sultan Mehmed, İstanbul’u fethettiğin de bu kiliseyi cami yaptırması için hocasına hediye ediyor. Molla Gürani hazretlerinin bu camiye eklettiği ilk yapı aynı zamanda günümüze de ulaşan ilk yapı yivli minaresidir. Yivli minare de bizi Orta Asya üslubuna götürür. Bakın bu çok önemli bir detay. Lakin o dönemde devşirme malzeme olarak şerefe korkuluklarında Bizans levhaları kullanılmış, fakat zamanla çalınmış. Molla Gürani hazretleri burası için büyük bir vakıf tahsis etmiş. Vakıfname hazırlamış, bunlar tezlerle incelenmiştir. İsteyenler bunları okuyabilirler. Buraya, kitap, levha, kuran-ı kerim yani bu caminin ileride devam edebilmesi, kuran okunabilmesi, buradaki imamın, müezzinin paralarının karşılanması, temizliğinin devam ettirilebilmesi için yapılıyor.” ifadesini kullandı.

İstanbul Molla Gürani Camii (Dış Görüntüsü)

MOLLA GÜRANİ’NİN VASİYETİ

Kabalıoğlu sözlerini şu şekilde tamamladı: “Büyük kişilerden ilim tahsil etmiş, Fatih Sultan Mehmed’e hocalık yapmış, İstanbul’un dördüncü şeyhülislamından bahsediyoruz. Şöyle diyor; beni kabre ayağımdan sürükleyerek götürün. Elle tutularak ya da kefenimin ucundan tutularak değil. Bunu vasiyet olarak koyuyor. İlminin tevazusunu buradan algılayın. Bir detaya daha değinelim, Fatih Sultan Mehmed Han’ın huzurunda herkes eğilirken, o eğilmez, elini öpmez ve sadece o sultanım diye değil Fatih diye hitap edermiş. Tabi ki böyle mübarek bir kişiyi sürükleyerek kabre koyamayacaklarından, bir hasırın üzerine cenazesini koyup, hasırı çekerek o şekilde kabre defnetmişler.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir