İtalya’nın kuzeyinde, Lombardiya, Veneto ve Trentino-Alto Adige bölgelerinin kucaklaştığı bir noktada, ülkenin en büyük incisi Garda Gölü uzanıyor.
Berrak suları, tabloyu andıran doğal güzellikleri ve etrafına serpiştirilmiş otantik, tarihi kasabalarıyla Garda, İtalya’nın en büyüleyici cazibe merkezlerinden biri olarak parlıyor.

Bu eşsiz coğrafyanın kalbinde yer alan, gölün incisi olarak anılan Sirmione kasabası ise, yılın dört mevsimi hem yerli hem de yabancı gezginler için rüya gibi bir destinasyon.

Garda Gölü, sadece büyüklüğüyle değil, aynı zamanda sunmuş olduğu deneyim çeşitliliğiyle de dikkat çekiyor. Yemyeşil tepelerden masmavi sulara uzanan manzaralar, her köşede farklı bir tablo sunuyor.

Antik Roma kalıntılarından Orta Çağ şatolarına, her bir kasaba kendi hikayesini fısıldıyor. Burada doğanın huzuruyla tarihin derinliği iç içe geçiyor.

Sirmione ise, Garda’nın en özel köşelerinden biri. Gölün içine doğru uzanan dar bir yarımada üzerine kurulmuş olan bu kasaba, daracık taş sokakları, rengarenk evleri ve görkemli Scaligero Kalesi ile ziyaretçilerini adeta zamanda bir yolculuğa çıkarıyor.

Roma İmparatoru Catullus’un buradaki villası, kasabanın antik köklerini gözler önüne sererken, termal suları ise yüzyıllardır şifa arayanlara kucak açıyor. Sirmione’nin eşsiz konumu, ziyaretçilere gölün her tonunu deneyimleme fırsatı sunuyor.

Garda Gölü ve Sirmione, sadece yaz aylarının canlılığıyla değil, sonbaharın altın renkleriyle, kışın sessizliğiyle ve ilkbaharın yeniden doğuşuyla da ziyaretçilerini büyülemeye devam ediyor. Burası, her mevsim farklı bir güzelliğe bürünen, ruhu dinlendiren ve anılar biriktirmeye davet eden bir köşe.