İstanbul’un yıllara meydan okuyan tarihi hanları

Tarihte imparatorların gözdesi olmuş, dünyanın en büyük devletlerine başkentlik yapmış İstanbul, tarihi miraslarıyla günümüzde de ihtişamını koruyor. Öyle ki Fransa imparatoru Napolyon Bonapart’ın “Dünya tek bir ülke olsaydı başkenti İstanbul olurdu” sözleriyle önemini vurguladığı ve bu sözleri sonuna kadar hak eden bir şehir İstanbul.

Yüzyıllar boyu dünyanın en büyük imparatorluklarının yükseldiği, savaşların yaşandığı ve bu topraklar üzerinde miraslar bıraktığı İstanbul, dünyanın dört bir yanından tursitler için cazibe merkezi olmaya devam ediyor. Asya ile Avrupa arasında bir köprü görevi üstlenen bu tarihi şehir aynı zamanda ticaretin kalbinin attığı, kervanların dinlenme adresi olan hanlarıyla zamana meydan okuyor.

Alışveriş merkezlerinin geçmişte ilk örnekleri olarak 2 veya 3 katlı, avlulu, konaklama odalarının da yer aldığı hanlar, İstanbul’un en hareketli ve renkli adresleriydi. Hem geçmişin hem de günümüzün önemli turistik noktalarından olan İstanbul’un tarihi hanlarını yakından tanıyalım…

BÜYÜK YENİ HAN

1700’lü yıllarda Sultan 3. Mustafa tarafından yaptırılan Büyük Yeni Han, İstanbul’da ticaretin en canlı olduğu merkezlerden biriydi ve ilk bankacılık faaliyetlerinin başladığı yer olarak da biliniyor. Han muntazam yontulmuş kesme taşlar ve tuğlalardan inşa edilmiştir. 3 katlı ve 3 avlulu hanın en dikkat çeken özelliği ise sokağı başındaki köşesinde taştan işlenen kuşevidir.

BÜYÜK VALİDE HAN

Çatısından İstanbul’un en güzel manzarasının izlenmesiyle bir dönem popüler olan Büyük Valide Han, geçtiğimiz birkaç yıl fotoğraf tutkunlarının sık sık ziyaret ettiği mekanlar arasında yer almıştı. 1651 yılında 4. Murat’ın annesi Kösem Sultan tarafından yaptırılan han, Çakmakçılar Yokuşu ile Fırıncılar Yokuşu arasında bulunuyor.

Büyük Valide Han

İstanbul’un en büyük hanlarından biri olan Valide Han’da bir zamanlar İranlı tüccarların da sıklıkla konaklaması sebebiyle Valide Han İranlılar Mescidi de yer bulunmaktadır. Rivayete göre Kösem Sultan’ın yirmi sandık florin altın serveti han içerisinde saklanmaktadır. Sultanın vefatından sonra hazinesi devlete kalmıştır.

ZİNCİRLİ HAN

Kapalıçarşı’nın en kendine has otantik mekanlarından Zincirli Han, kırmızı duvarları ve çiçekli balkonlarıyla rengarenk bir atmosfer sunuyor. Film ve dizilere de plato olan 2 katlı tek avlulu han, Nasuh Paşa tarafından 1708 yılında külliyesinin parçası olarak kullanılmıştır. Han, orijinal halini koruyan merdivenleri, kuyumcu ustalarının dükkanları, atölyeleri ve girişindeki çay ocağıyla misafirlerinin içini ısıtıyor. Hanın bu güzelliği James Bond’un Skyfall filminin bazı sahnelerinde de kullanılmıştır.

KURU KAHVECİ HAN

Eminönü’nün dillere destan kahve kokularını takip ederek kolayca ulaşabileceğiniz Kuru Kahveci Han, kırık hatlı mimarisiyle dikkat çekiyor. 1912 yılında İhsan Kurukahveci tarafından yaptırılan han, uzun dikdörtgen avlusu, büyük pencereleri, çini süslemeleriyle göz kamaştırıyor. Kuru Kahveci Han, ilk yıllarında tuhafiyeci, kürk ve deri tüccarlarına, avukatlara ev sahipliği yapmıştır.

KURŞUNLU HAN

Rüstem Paşa Hanı olarak da bilinen Kurşunlu Han, bir Mimar Sinan eseridir. Kanuni Sultan Süleyman’ın emri üzerine Mimar Sinan’a yaptırılan han, çatının tamamı kurşunla kapatılması nedeniyle Kurşunlu Han olarak adlandırılmaktadır. Karaköy’deki han, denize yakın olmasıyla kervan ticareti yapanların uğrak yeri olmuştur. Günümüzde ticaretin bitmesiyle işlevini kaybeden Kurşunlu Han’da hırdavatçılar, tornacılar çalışırken belirli zamanlarda da sanat sergileri düzenlenmektedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir