Elazığ’ın Tadım Kalesi’nde yürütülen arkeolojik kazılar, bölgenin 6 bin yıllık kesintisiz tarihine ışık tutan eşsiz buluntularla dolu bir hazine sunuyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın “Geleceğe Miras” projesi kapsamında iki yıldır devam eden çalışmalar, sadece Elazığ’ın değil, tüm Anadolu’nun geçmişine dair önemli ipuçları veriyor.
Geç Kalkolitik’ten Osmanlı’ya
Tadım köyünde yer alan kale ve höyükte yapılan kazılarda, M.Ö. 4.000 yılına ait, Nahçıvan tipi Karaz seramikleri, dağ keçisi motifli çömlekler ve kutsal ocaklar gün yüzüne çıkarıldı. Özellikle 2025 yılı kazı sezonunda ortaya çıkan iki kutsal ocak, bir sunak ve kan oluğu, o dönemin inanç ve yaşam pratiklerini anlamamız için kritik veriler sağlıyor.
Kazı alanı sorumlusu arkeolog Ergün Demir’in de belirttiği gibi, bu buluntular Tadım’da yaşamın Geç Kalkolitik’ten Erken Tunç’a, Demir Çağ’dan Bizans, Selçuklu ve Osmanlı’ya kadar kesintisiz bir şekilde devam ettiğini kanıtlıyor. Bu, aynı zamanda 1969-1974 yıllarındaki “Keban Kurtarma Kazıları” sonrası bölgede yapılan en kapsamlı arkeolojik çalışmalardan biri olma özelliğini taşıyor.
Depremlerin izini taşıyan yapılar
Tadım Kalesi’ndeki yapılar, Pisa tipi kerpiç kullanılarak inşa edilmiş ve taş temeller üzerine yükselmiş. Arkeologlar, kazılar sırasında duvarların günlük kullanım kaplarının üzerine yıkılmış olduğunu belirleyerek, bu yapıların büyük ihtimalle geçmişte yaşanan depremlerden etkilendiğini ortaya koydu.
Detaylar, bölgenin jeolojik tarihine de ışık tutarak, eski medeniyetlerin doğal afetlerle nasıl başa çıktığına dair yeni bilgiler sunuyor.
Elazığ’ın tarihi yeniden yazılıyor
Yaklaşık 210 metre uzunluğunda ve 160 metre genişliğindeki görkemli kale, 35-40 metrelik yüksekliğiyle bölgeye hakim bir konumda bulunuyor. Tadım’da devam eden kazılarla birlikte Elazığ’ın tarihi, her geçen gün yeni keşiflerle zenginleşiyor.
Bölgenin arkeolojik potansiyeli, gelecek nesiller için korunacak ve sergilenecek önemli bir kültürel miras haline geliyor.
