İzmir’in kalbinde yer alan Smyrna Antik Kenti’nde yürütülen arkeolojik kazılar, bölgenin 2 bin yıllık su altyapısının hâlâ aktif olduğunu ortaya çıkardı.
İzmir Katip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Türk-İslam Arkeolojisi Bölümü Öğretim Üyesi ve Smyrna Antik Kenti Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Akın Ersoy, “Tarihi su kanallarını Smyrna Agorası’ndaki çimlerin sulanması için kullanıyoruz. Ayrıca kent içindeki park ve bahçelere de bu sudan veriyoruz” dedi.


Tarihi İzmir’in en büyük antik yapılarından biri olan Smyrna Agorası ve Akdeniz’in en büyük tiyatrolarından biri olan Smyrna Tiyatrosu, yapılan çalışmalarla gün yüzüne çıkarılıyor. Kadifekale’den Kemeraltı’na kadar uzanan ve Büyük İskender tarafından 193 hektarlık bir alana kurulan Smyrna, binlerce yıllık geçmişiyle dikkat çekiyor.

UNESCO tarafından 2020 yılında “İzmir Tarihi Liman Kenti” olarak Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alınan Smyrna Antik Kenti’nde, farklı dönemlere ait birçok buluntuya ulaşıldı. Helenistik Dönem’den Osmanlı’ya kadar geniş bir zaman dilimine ait arkeolojik eserler gün yüzüne çıkarılıyor.
Kazılarda, M.S. 1. ila 4. yüzyıllar arasına tarihlenen Roma dönemine ait kase, tabak, süzgeç, kandil, testi, dokuma ağırlıkları, kapaklar ve mutfak eşyaları bulundu. Bu keşifler, Smyrna’nın günlük yaşamına ışık tutuyor ve antik dönemde kullanılan mutfak kültürü hakkında önemli ipuçları veriyor.

Binlerce yıldır akan su
Bölgedeki en dikkat çekici keşiflerden biri ise 2 bin yıl önce inşa edilen su kanallarının günümüzde hâlâ aktif olarak kullanılması oldu. Doğal akışı devam eden sistem, hem Smyrna Agorası’ndaki çimlerin hem de İzmir’in park ve bahçelerinin sulanmasına katkı sağlıyor.

Kanallar kentin içinden geçiyor
Smyrna Antik Kenti, sadece üstyapısı değil altyapısıyla da dikkat çekiyor. Antik kentin altından geçen 2 bin yıllık su kanalları dikkat çekiyor. İKÇÜ Türk-İslam Arkeolojisi Bölümü Öğretim Üyesi ve Smyrna Antik Kenti Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Akın Ersoy, “Smyrna Antik Kenti, Kemeraltı ile Kadifekale arasında kalan İzmir’in tarihi kent merkezide yer almaktadır. Agoranın etrafında, meydanını çerçeveleyen portikolar (cephesi sütunlu olan yarı açık ince uzun yapılar; sundurma-revak) var. Burada çeşmeler ve su kanalları mevcut. Roma İmparatorluğu’nun kuruluş döneminde Augustus ile başlayarak Roma eyaletlerindeki barış dönemi çerçevesinde antik kentlerdeki imar faaliyetlerini artmıştır. Bu faaliyetler sadece üstyapı ölçeğinde değildir. Aynı zamanda altyapıda da kendini gösterir. Dolayısıyla İzmir’de de Augustus döneminde, kent içindeki pınarlara bağlanan su kanalları ile aşağı kentte yer alan çeşme ve hamamlara su taşınmıştır. Bu su kanalı biri agoradır ve kanal burada ikiye ayrılmış; bir kolu, Roma hamamına diğer kolu ise Gymnasium’a (her yaş grubuna hizmet eden mental ve bedensel aktiviteler için kullanılan kamusal yapı) su taşıyor” dedi.

‘Kanalda bir insan rahatça gezebiliyor’
Antik kentteki su kanallarının fiziki yapısıyla ilgili de bilgi veren Prof. Dr. Ersoy, “Antik dönemde kentler kurulurken, seçilecek bölgede su pınarlarının olması beklenir. Yani su pınarlarının olduğu yerler tercih edilir. Şehircilik böyle oluşur. İzmir örneğinde de Kadifekale yamaçlarında çok sayıda pınar olduğu anlaşılıyor. Birçok mevkinin ismi de bugün dahi suyla anılıyor. Smyrna Antik Kenti’ndeki su kanalları, 2 bin yıl önce sokakların ve evlerin altında düzenlenmiştir. Agoraya ulaşan su kanalı, 2 metre 16 santimetre yüksekliğinde ve 90 santimetre genişliğinde olup 150 metre boyunca takip edilebilmektedir. Bir insanın rahatça dolaşabileceği şekildedir. Bugün hala çalışmaktadır. Pınardan kanala gelen su 1,5 metre yüksekliğinde akmaktadır” diye konuştu.

‘Suyu içilecek düzeyde değil’
İki bin yıllık kanalın su kullanımına da değinen Prof. Dr. Ersoy, “Bugün hamamlar çalışmıyor ama kanalın suyu kullanılıyor. Smyrna Agorası’nın çimlerinin sulanması için kullanıyoruz. Aynı şekilde kent içindeki park ve bahçeler sulanması için de yetkililere bu suyu veriyoruz. Buradaki akan suyun ziyan olmasını önlemeye çalışıyoruz. Buna karşın içme suyu olarak kullanılamaz. Yapılan analizlere göre kabul edilen normal değerlerden nitratta 1,5 kat, arsenikte ise 2 kat fazlalık var. Bu kanallardaki su, yazın dahi akıyor. Ayrıca su sesi güzel. Ziyaretçiler için dinlendirici bir etkisi oluyor” dedi.