Laleli Külliyesi, Bayezid’den Aksaray’a doğru inen yolun sağ tarafında III. Mustafa tarafından 1760-1764 yıllarında inşa ediliyor. Külliye cami olarak yaptırılan yapı, imaret, sebil, türbe, han, dükkânlar ve medreseden oluşmaktadır.
Barok ile klasik Osmanlı mimarisi bir arada
Caminin inşası 18. yüzyılda Batılılaşmanın başladığı döneme denk geliyor. Mimari anlamda da etkilerin görüldüğü bu dönemde yeni bir kavram ortaya çıkıyor. Türk Barok tarzının şekillendiği ve mimariye yansıdığı görülmeye başlıyor. Laleli Camii’de Osmanlı Barok tarzının bunun en güzel örneklerinden biri.

Laleli Camii, İstanbul’un son büyük sultan külliyesidir. Külliyenin merkezinde yer alan cami dört girişi olan geniş bir avlunun ortasında yer almakta. Aynı zamanda cami, her ne kadar barok etkileri taşıyor olsa da klasik mimarinin sekiz destekli ana kubbeli plan şemasını devam ettiriyor.
Son büyük sultan külliyesi
Caminin alt kısmında çarşı, dış avlunun kuzeybatı köşesinde imarethane, kuzeyinde han, batı tarafında türbeler, hazire ve muvakkıthane, Ordu caddesi tarafında ise sebil yer alıyor.

Camiin plânı kare olup kubbesini altı yarım kubbe çevrelemektedir. Caminin birer şerefeli iki minaresi vardır. Kubbe kasnağı etrafında 24 pencere bulunuyor ve caminin tüm pencere sayısı 105’tir.
Laleli Camii isminin hikâyesi
Bir rivayete göre, III. Mustafa Laleli Baba’yı bir gün huzuruna çağırıyor. Laleli Baba huzuruna geldikten sonra sultan kendisinden bir nasihat almak istiyor ve soruyor; “Bu hayattaki en önemli şeyler nedir?” Laleli Baba huzurda şu cevabı veriyor; “Efendim sağlıklı bir şekilde yemek yemektir, sağlıklı bir şekilde bir şeyler içmektir ve sağlıklı bir şekilde defihacete çıkmaktır.” Verilen bu cevap karşısında sultan rahatsız oluyor. Defihacet kelimesinin huzurunda kullanılmasının kaba olduğunu düşünerekten, Laleli Baba’yı huzurundan kovuyor.

Aradan bir süre geçtikten sonra, III. Mustafa rahatsızlanıyor ve defihacete çıkamaz duruma geliyor. Sultanın yanında bulunan kişilerden birisi Laleli Baba’nın kalbinin kırılmış olabileceğini söylüyor. Bunun üzerine Sultan tekrardan Laleli Baba’yı huzuruna çağırıyor. Laleli Baba’dan özür dileyen III. Mustafa, bu durumun üzerinden geçmesi için ne isterse yapacağını dile getiriyor.
Laleli Baba şu cevabı veriyor; “Sultanım bu durum üzerinizden kalkar. Ama ben karşılığında sizden saltanatınızı isterim.” diyor. III. Mustafa bu durum karşısında, “tamam diyor, saltanatım senindir.” Sultanın sırtını sıvazlayan Laleli Baba, “Birazdan bu durum akşama kalmayacak ve geçecek, rahatlayacaksınız Sultanım diyor.” Sonrasında III. Mustafa saltanatını devretmek için hazırlanırken Laleli Baba; “Saltanatınızı istemiyorum Sultanım, böyle küçük bir şey için saltanatınızı karşılıyorsunuz ama benim böyle basit bir şeye ihtiyacım yok. Sizden ricam yaptırdığınız o caminin adına benim adımı verin.” diyor.
Böylece günümüzde de Laleli Camii olarak bilinen yapı Laleli Baba’dan ismini alıyor.