Kars Arkeoloji ve Etnografya Müzesi, UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki Ani Ören Yeri’nde bulunan eşsiz tarihi eserlere ev sahipliği yapıyor.
Müzede sergilenenler arasında, kazılar ve araştırmalar sonucunda ortaya çıkarılan koç, koyun, at ve sanduka figürlü mezar taşları öne çıkıyor.

Urartu’dan Osmanlı’ya kadar uzanan geniş bir zaman dilimindeki eserlerle bölge tarihine ışık tutan müze, Ani Ören Yeri’nin ve çevresinin zengin kültürel mirasını koruma görevini üstleniyor. Mezar taşları sadece anıtsal yapılar değil, aynı zamanda ait oldukları dönemin sosyal yaşamı, inançları ve kültürü hakkında da önemli bilgiler veriyor. Kafkas Üniversitesi’nden Doç. Dr. Muhammet Arslan’a göre, bu eserler Doğu Anadolu’nun zengin kültürel mirasının bir parçası.

Kafkas Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü ve Ani Ören Yeri Kazı Başkanı Doç. Dr. Muhammet Arslan, Doğu Anadolu Bölgesi’nin eşsiz dünya kültür mirası bakımından önemli kalıntılar barındırdığını söyledi.

Bölgede bulunan farklı türdeki mezar taşlarının farklı medeniyetlerin izlerini taşıdığını anlatan Arslan, “Tarihin sessiz tanıkları olarak nitelendirdiğimiz ve aslında bir milletin, bir medeniyetin tapu belgesi olarak da gördüğümüz mezar taşlarımız, bölgemizde yoğun bir şekilde bulunmaktadır. Özellikle bu bölgede yoğun olarak karşımıza çıkan mezar taşlarının farklı medeniyetlere ait olduğunu ve farklı tiplerde karşımıza çıktığını görürüz. Bunların başında hiç şüphesiz koç, koyun ve at heykeli formundaki mezar taşları gelmektedir.” diye konuştu.

Ani’de Selçuklu mezarlığında yapılan kazı çalışmasında “sanduka” tipi mezarlar gün yüzüne çıkartılıyor.

Kars Arkeoloji ve Etnografya Müzesinin bahçesinde bulunan özellikle koç figürünün, Türk mitolojisinde önemli olduğunu anlatan Arslan, şöyle devam etti:
“MÖ 1. yüzyıldan itibaren Hunlardan başlayarak Göktürklere varıncaya kadar Uygur döneminde bile koç sembolizminin sanatın her alanında kullanıldığını bilmekteyiz. Koç’un erlik özelliği, bunun yanı sıra güç, kuvvet, yücelik ve iktidar algısıyla bunun pekiştirilmesi, koç figürünün özellikle idari, sultan, saltanat anlamında sıkça kullanıldığına şahit olmaktayız. İslamiyet’in kabulü ile de Türkler, koç figürünü bu kez Hz. İbrahim’e inen koç figürüyle özdeşleştirmiş ve bu algı tamamen artık İslamileşmiş.

Özellikle Anadolu coğrafyasında Doğu Anadolu Bölgemizde hem mezarlıklarda hem de müzelerimizde çok sayıda koç, koyun heykeli formunda mezar taşı görmek mümkün. Bunlar, büyük bir oranda 14-15. yüzyıllara yani Akkoyunlu ve Karakoyunlu dönemine tarihlendirilse de aslında milattan önce 1. yüzyıldan itibaren Türk sanatına girmiş ve İslamiyet ile gelişerek 15-16. yüzyıllara kadar gelen bir geleneği temsil ettiğini görürsünüz.”

“Bu coğrafyada her medeniyete ait mezar taşını görmeniz mümkün”
Ani Ören Yeri’de devam eden kazı çalışmalarında da mezar taşlarını gün yüzüne çıkarttıklarını dile getiren Arslan, şunları kaydetti:
“Mezar taşlarının bir diğer temsilcileri ise sanduka tipli mezarlarımız veyahut şahide tipli mezarlarımız gelmekte. Özellikle Ani Ören Yeri’nde devam eden Selçuklu mezarlığındaki kazılarımızda da sanduka tipli çok sayıda taştan üretilmiş mezarları ortaya çıkarmıştık ki onların bir kısmı, bugün Kars Müzesi’nde sergilenmekte. Bunların da daha çok Selçuklu’dan itibaren Anadolu’da görülmeye başlandığını ifade edebiliriz. Tabii bunların yazılı olanları olduğu gibi özellikle erken örneklerin kandil bezemeleriyle süslendiğine de şahit olmaktayız.”

Arslan, “Bu coğrafyada her medeniyete ait mezar taşını görmeniz mümkün, özellikle Kars ve çevresinde karşılaştığımız bir diğer mezar taşı türü ise haçkarlar. 8-10. yüzyıllar arası yörede hüküm süren Bagratlı Hanedanlığına ait bu haçlı taşlar, aslında birer mezar taşı olarak kullanılmış. Bunun yanı sıra özellikle mimaride de bunların birer süs unsuru olarak kullanıldığını görmekteyiz.” bilgisini paylaştı.
