Rumi’nin evrensel çağrısı bu müzeden yükseliyor: “Gel, ne olursan ol yine gel”

Türk ve İslam dünyasının büyük düşünürü Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin vefatından sonra yaptırılan Mevlana Müzesi, dünyada “Rumi” adıyla bilinen mutasavvıfın insanlığa seslenen “gel” çağrısını 752 yıldır yaşatan bir çekim merkezi olmayı sürdürüyor.

ŞEB-İ ARUS YOĞUNLUĞU YAŞANIYOR

Eserlerindeki ilahi aşk, sevgi, hoşgörü, barış, kardeşlik ve tasavvufi öğretileriyle evrenselleşen Mevlana’nın türbesinin bulunduğu müze, “Mevlana’nın 752. Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri” dolayısıyla yoğun günler yaşıyor.

MANEVİ YOLCULUĞA ÇIKARIYOR

İnce işçilikli duvar süslemeleri, çini ve hat eserleriyle zarif bir görsel güzellik sunan müze, tarih ve estetiği bir araya getirmesinin yanında ziyaretçilerini manevi bir yolculuğa da çıkarıyor. Ziyaretçiler, müzenin huzur ve dinginlik dolu atmosferinde ruhen bir yolculuk da yapıyor.

Geçtiğimiz yıl 3 milyon 48 bin 55 kişi ağırlayarak en çok ziyaret edilen müzelerinden biri olan Mevlana Müzesi, bu yılın 11 ayında da 2 milyon 776 bin ziyaretçi ağırladı.

TARİH, SANAT VE MANEVİ ATMOSFER BİR ARADA
  • Müzeye her biri kendine özgü bir anlam taşıyan, “Dervişan”, “Hamuşan”, “Çelebiyan” ve “Küstahan” adı verilen dört farklı kapıdan giriş yapılabiliyor.
  • Mevlana’nın ve bazı Mevlevi büyüklerinin sandukalarının bulunduğu türbe bölümünde, sandukalardaki ince işçilik, çiçek motifleri ve kaligrafik yazılar, geçmişin manevi derinliğini ve Mevlevi düşüncesinin inceliğini yansıtıyor.
  • Derviş hücreleri, matbah ve Hürrem Paşa Türbesi gibi yapılarla çevrili avluya, 1512’de Yavuz Sultan Selim tarafından yaptırılan şadırvan, “Şebiarus” havuzu ve selsebil çeşmesi estetik bir zenginlik katıyor.
  • Müze koleksiyonunda, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden günümüze ulaşan Mevlevi eşyaları, el yazması eserler, zikir tespihleri ve tasavvuf musikisi enstrümanları bulunuyor.
  • Hazreti Osman döneminden olduğu düşünülen dokuz Kur’an-ı Kerim sayfası ve annesi tarafından Osmanlı halifesinin, babası tarafından Hindistan şahının torunu Bereket Han tarafından bağışlanan ceylan derisi üzerine Kufi yazısıyla yazılmış Kur’an-ı Kerim sayfaları, müzenin zenginlikleri arasında yer alıyor.
DERVİŞLERİN GÜNLÜK YAŞAMI VE RİTÜELLERİ DE YANSITILIYOR
  • Ziyaretçiler, türbe bölümünü gezdikten sonra bahçedeki bölümlerde Mevlevilik kültürü hakkında detaylı bilgi edinebiliyor.
  • “Mevlevi Kıyafetleri”, “Türbedar” ve “Vakıf Katibi” gibi isimler taşıyan bölümlerde, hem günlük yaşamda hem de tarikat ritüellerinde kullanılan objeler sergileniyor.
  • Müzenin matbah denilen mutfak bölümünde ise yemek pişirme, sofra düzeni (somat) ve Mevlevi düzenine dair ritüel canlandırmaları sergileniyor.
  • Sadece yemek hazırlanan değil aynı zamanda derviş adaylarının yetiştirildiği bu bölüm, tevazu, paylaşım ve tarikat yaşamının bir yansıması olarak, o dönemin hem sosyal hem de manevi ruhunu hissettiriyor.

Kaynak: AA

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir