
İstanbul’un silüetine zarifçe işlenen Sultanahmet Camii, Osmanlı mimarisinin en ihtişamlı örneklerinden biri olarak kabul ediliyor.

İstanbul’un 7 tepesinden 2’ncisi üzerinde yer alan cami, Osmanlı’nın ilk ve tek 6 minareli camisidir. Sultanahmet Camii, Sultan I. Ahmed’in emriyle, Mimar Sinan’ın öğrencisi Sedefkar Mehmet Ağa tarafından inşa ediliyor. Yapımına 1609 yılında başlanan caminin tamamlanması ise 7 yıl 5 ay sürüyor.
Mimarisiyle büyüleyen bir şaheser

Plan şeması olarak Mimar Sinan’ın Şehzade Camisi’ne benzeyen cami, toplamda 260 pencereyle aydınlatılıyor. 43 metre yüksekliğindeki merkezi kubbesinin çapı 23.5 metre ve kubbeyi dört yandan dört yarım kubbe destekliyor. Dikdörtgen planlı eser, mermer, sedef ve tahta işçiliğindeki inceliklerle de dikkat çekiyor.
Ayrıca caminin iç süslemelerinde kullanılan 20 binden fazla mavi zeminli, klasik Türk-İslam sanatındaki rumi, bulut ve yaprak gibi motiflerin yer aldığı çiniler, camiye aydınlık bir hava veriyor. Mavinin hakim çiniler nedeniyle de Batılılar tarafından “Blue Mosque” olarak adlandırıyor.

Osmanlı topraklarındaki tek 6 minareli cami

Caminin 6 minareli olmasıyla ilgili anlatılan bir hikayeye göre, Sultan I. Ahmed, Sedefkar Mehmet Ağa’dan minareleri altından yapmasını istiyor. Devlet için çok masraflı olan bu isteği Sedefkar Mehmet Ağa yanlış anlamış gibi yapıyor. Altından minare yapmak yerine 6 minareli cami inşa ediyor.

Kabe ile arasındaki ilişki
Caminin 6 minareli olması halk arasında söylentilere neden oluyor. Kabe’nin çevresinde de 6 minare olması halkı rahatsız ediyor ve sultana ‘sen Kabe ile mi yarışıyorsun?‘ diye sitemler ediliyor. Cami inşası bittiği için minareler yıkılamıyor ama Sultan I. Ahmed Kabe’ye bir minare eklettiriyor. Böylece Kabe’nin minaresi 7 tane olunca halkın söylenmesi son buluyor.