Bu otel 100 bin TL’yi aşan tek gecelik konaklama bedeliyle, sadece bir konaklama yeri değil, başlı başına bir deneyim vadediyor. Peki, bu deneyimi bu kadar benzersiz kılan ne?
Altın varaklı bir masal
Otele adım attığınız andan itibaren sizi bir masalın içine çeken şey, etrafınızdaki her şeyin göz kamaştırıcı ve abartılı bir zarafete sahip olması. Lobide sizi karşılayan devasa akvaryumlar, havada süzülen su fıskiyeleri ve en dikkat çekici detaylardan biri olan, her biri 24 ayar altınla kaplı detaylar. Sadece bir lobi bile, bu otelin standartlarının çok ötesinde olduğunu gösteriyor.

Manzaraya karşı uyanmak
Otelin yelken şeklindeki mimarisi sayesinde her süit, körfez manzarasına hakim. Sabah uyandığınızda sizi bekleyen manzara, adeta bir tablo gibi. Gündoğumu, denizin üzerinde dans eden güneş ışıkları ve ufukta kaybolan tekneler… Bu manzara eşliğinde, özel kahya hizmetiyle sunulan kahvaltınızı yaparken, kendinizi adeta başka bir boyutta hissedersiniz.

Özel hizmetin sınırları yok
Burj Al Arab’da konaklamak, sadece bir oda kiralamaktan çok daha fazlası. Her misafir, kişisel bir asistan gibi çalışan özel bir kahya ile ağırlanıyor. Akşam yemeği rezervasyonlarınızdan özel turlara, en özel isteklerinizi bile yerine getirmeye hazır olan bu kahyalar, otelin hizmet anlayışını özetliyor. İhtiyaç duymanız durumunda, özel şoförlü bir Rolls-Royce veya helikopterle şehir turu gibi hizmetlerden de faydalanabilirsiniz.

Gastronomi ve eğlence
Otelin restoranları da konaklama deneyiminin ayrılmaz bir parçası. Deniz seviyesinin altında yer alan, zengin deniz canlılarının yüzdüğü bir akvaryumun içinde yemek yeme deneyimi sunan Al Mahara restoranı veya 200 metre yükseklikten muhteşem manzaralar sunan Al Muntaha gibi mekanlar, damak zevkinizi de lüksle buluşturuyor.

Burj Al Arab, sadece bir otel olmaktan öte, lüksün, estetiğin ve hizmetin sınırlarını yeniden tanımlayan bir sanat eseri gibi. Bir gece bile olsa, bu benzersiz deneyimi yaşamak, hayatta bir kez yaşanacak unutulmaz anılar biriktirmek anlamına geliyor.