Belçika’nın Gent kentinde Türk sanat ve tasavvuf müziği sanatçısı Ahmet Özhan’ın katılımıyla “Iqra: İçsel Yolculuğun Yedi Kapısı” başlıklı İslam sanatları sergisi açıldı.
Belçika doğumlu genç mimar Maide Taşlıdere’nin küratörlüğünde hazırlanan sergiye, 20 sanatçı eserleriyle katıldı.
DÜNYANIN DÖRT BİR YANINDAN İLGİ
Belçika’da yerleşik Türk toplumunun yanı sıra Gent’in Flaman sakinleri de sergiye büyük ilgi gösterdi.

FARKLI SANATLAR BİR ARADA
Zebrastraat Kültür ve Sanat Merkezi’nde düzenlenen; hat, ebru ve çini eserlerinin yer aldığı sergi, 14 Eylül’e kadar gezilebilecek.

“HER KAPI BİR İÇSEL YOLCULUĞU TEMSİL EDİYOR”
Taşlıdere, AA muhabirine yaptığı açıklamada, uzun süredir Belçika’da İslam sanatları workshopları düzenlediğini belirterek, böyle bir serginin eksikliğini hissettiğini dile getirdi.
Serginin isminin Kur’an-ı Kerim’in ilk ayeti olan İkra’dan esinlendiğini vurgulayan Taşlıdere, şunları söyledi:
“İkra, ‘oku’ demek ama daha derin. Kainatı oku, insanı oku, kendini oku. Aslında birçok şey demek. Bu sergide 7 kapı var. 7 kapıda 7 yolculuk var. Her kapı bir içsel yolculuğu temsil ediyor. İlk kapı İkra ve tüm kapıları temsil ediyor. İkinci kapı Nafs (Nefis), üçüncü kapı Qalb (Kalp), dördüncü kapı Ma (Su), beşinci kapı Ishq (Aşk), altıncı kapı Nur (Işık), en son kapı Sujud (Secde) kapısı. Aslında her kapı seni secdeye hazırlıyor.”

Serginin açılış konuğu Türk sanat ve tasavvuf müziği sanatçısı Ahmet Özhan da müzikli bir sohbet gerçekleştirdi.
Özhan, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, “Geleneksel sanatlarımızın hepsinde varlığın özelliklerinin, dizaynının ve o dizaynla dışa vurum olarak gerçeğin, hakikatin tespit edilmesi lazımdır. Mutlaka tek var olanın sonsuz vecihlerle açığa çıkışının bir temaşasıdır bizim sanatımız.” dedi.
“İNSAN GÜZELİ HİSSETMEYE, ESTETİĞİ ALGILAMAYA TEMAYÜLLÜ YARATILMIŞTIR”
İnsanoğlunun görevinin de bu olduğunu vurgulayan Özhan, şunları kaydetti:
“Mesela bir cami yapılırken, o caminin bütün estetik yapısı, bütün oluşumu mutlaka varlıkla paralel bir gerçeği ortaya koymalı. Yoksa bütün bunlardan vareste bir statiğin ortaya koymuş olduğu bir yığın sanat değildir. Yaşanılası bir yer de değildir. Sıkıcıdır. İnsan güzeli hissetmeye, estetiği algılamaya temayüllü yaratılmıştır. Bundan dolayı bizim ceddimizin ortaya koymuş olduğu sanat, bütün bu amacı içselleştirmiş ve kendi branşlarıyla da dışa vurmuştur.”
