Sivas’ın gizemli topraklarında, 8 asırlık Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası, yüzyıllardır saklı bir sırrı bu günlerde yeniden yansıtmaya başladı.
Türkiye’de UNESCO tarafından tescillenerek koruma altına alınan ilk eser olan Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası, 9 yıl süren restorasyon çalışmalarının ardından geçtiğimiz yıl ibadet ve ziyaretlere açılmıştı.

Kıyama duruyor
İkindi namazından yaklaşık 45 dakika önce, Batı kapının (Taç kapı) yüzeyinde bir gölge oyunu ortaya çıkıyor. Bu gölge, önce Kur’an okuyan bir figüre dönüşüyor, ardından namaz vakti geldiğinde ellerini bağlayarak kıyama duruyor. Bu, mimar Ahlatlı Hürrem Şah’ın 1228-1243 yılları arasında inşa ettiği yapının dahiyane bir hesaplaması mı, yoksa tarihin derinliklerinden gelen bir fısıltı mı olduğu merak konusu.

”Kendiliğinden oluşması imkansız”
Türkiye’nin dört bir yanından gelen ziyaretçiler, yüzlerce yıldır süregelen bu esrarengiz olayı hayretle izliyor. Gözleri önünde canlanan bu gölge dansını görenler, “Burada olup bu ana şahitlik ettiğimiz için mutluyuz. Bu hesaplanarak yapılmış bir iştir. Aksi halde bunun kendiliğinden oluşması mümkün değildir” diyerek hayranlıklarını dile getiriyorlar.

Mimarın ilk ve son eseri
Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası, sadece gölge oyunuyla değil, aynı zamanda 10 bine yakın eşsiz motifleriyle de dünyanın eşi benzeri olmayan bir sanat abidesi. Her bir motif, bir diğerinden farklı ve asimetrik bir şekilde işlenmiş. Mengücek Şahı Ahmet Şah tarafından cami kısmı, eşi Melike Turan Melek tarafından ise Darüşşifa kısmı yaptırılan yapı, mimarının ilk ve son eseri olmasıyla da ayrı bir gizemi barındırıyor.

Bu kadim yapının kapısındaki gölge, yüzyıllar ötesinden gelen bir mesaj mı taşıyor? Yoksa insan zekasının ve sanatın, zamanın ötesine geçebileceğinin bir kanıtı mı? Bu soruların cevaplarını kendiniz bulmak istiyorsanız bu şahane yapıyı mutlaka ziyaret edin.
