Ege’de saklı Rum köyü: Cunda’da gezilecek yerler…

Cebren yahut yapay bir baskıya maruz kalmaksızın belki de dünyanın en zengin çok kültürlü bölgesidir. Binlerce yıldır faklı din ve milletin barış içinde yaşadığı bölgedir. Cunda’da bu zengin mirasın en renkli temsilcisi olarak Kuzey Ege’de yerini almış meraklı ziyaretçilerini beklemekte. Cunda’da gezilecek yerler tek bir hafta sonuna sığdırarak unutulmaz birkaç gün tecrübe edilebilir. Cunda’da kısa zamanda her mekanın tadını çıkarmak için harika bir planlama yapılmalıdır. Biletler ve valizler hazırsa Cunda’nın sokaklarında gizlenen tarihi, sanatı ve en lezzetli mekanları keşfetmenin zamanı…

Cebren yahut yapay bir baskıya maruz kalmaksızın kendiliğinden çok kültürlü yaşamanın oluştuğu en nadide bölgelerden biridir Cunda Adası. Binlerce yıldır faklı din ve milletin barış içinde yer alır. Cunda’da bu zengin mirasın en renkli temsilcisi olarak Kuzey Ege’de yerini almış meraklı ziyaretçilerini beklemekte. Cunda’da gezilecek yerler tek bir hafta sonuna sığdırarak unutulmaz birkaç gün tecrübe edilebilir. Cunda’da kısa zamanda her mekanın tadını çıkarmak için harika bir planlama yapılmalıdır. Biletler ve valizler hazırsa Cunda’nın sokaklarında gizlenen tarihi, sanatı ve en lezzetli mekanları keşfetmenin zamanı…

Fotoğraf-Mert Kahveci


Cunda Tarihi


Bir yeri gezmeye başlarken oradan gelip geçenlerin, o bölgeye izini bırakanların peşine düşerek başlanmalıdır. Böylece zamanın bize miras bıraktığı kokuyu en bilinçli şekilde soluyarak gezinin tadının en keyifli şekilde çıkarabiliriz. Kutsal kitaplarda kutsiyetinden uzun uzadıya, tıp kitaplarında şifasından bahsedilen zeytin Cunda’da karşımıza çıkar. Ege’ye nefes olan, tarihini şekillendiren zeytin Cunda’nın hem ekonomik hem de sosyolojik bakımından önemli bir role sahiptir. Antik çağlardan itibaren zeytin ve üzüm bağlarından geçimini sağlayan Ayvalık ve Cunda, binlerce yıldık aynı kaynaklardan beslenir.


Osmanlı döneminde de stratejik öneme sahip olan Cunda, liman kenti olarak faaliyet gösterir. Özellikle Batı’dan gelebilecek saldırılara karşı üs olan Cunda Adası, bu özelliğini Osmanlı’dan çok önce kazanır. Ağırlıklı olarak Rumların yaşadığı Cunda’da Türkler ve Ermeniler de yaşardı. Cunda’nın bu çok yönlülüğü günümüzde de kısmen korunsa da 6-7 Eylül olayları ve nüfus mübadelesinde ciddi zarar görür.


Cunda, Balıkesir’in Ayvalık ilçesine bağlı bir adadır. Tarih boyunca Cunda ve Ayvalık arası tekne ve sallarla ulaşım sağlanırdı. 1964 yılında Cunda ve Lale Adalarını birleştirip, ulaşımın kolaylaşmasını sağlayan boğaz köprüsü aynı zamanda Türkiye’nin ilk boğaz köprüsü olma özelliğine sahiptir.

Cunda’da Gezilecek Yerler

Taksiyarhis Rum Ortodoks Kilisesi


1873 yılında kilise olarak inşa edilen Taksiyarhis, Rumların şehri terk etmesinin üzerine camiye dönüştürülmüştür. Uzunca süre cami olarak kullanılan kilise, yaşanan depremlerle büyük hasar görürü. Bunun üzerine detaylı bir restorasyona başlanır. Restorasyon çalışmasıyla onarılan ve yeniden kalkındırılan Taksiyarhis Kilisesi, bugün Rahmi Koç Müzesi olarak faaliyet gösterir.


Sevim ve Necdet Kent Kitaplığı


Rahmi Koç Vakfına bağlı olarak faaliyet gösteren Sevim ve Necdet Kent Kütüphanesi, 15. Yy’e ait bir kilisenin restore edilmesiyle oluşur. Türkiye ve Yunanistan arasında meydana gelen mübadele sonrasında atıl kalan şapel, 2007 yılında Koç Vakfının Restorasyon çalışmasıyla yeniden hayata kazandırılır. Bugün şapel, binlerce eşsiz kitaba ev sahipliği yapmaktadır.


Despot Evi


Despot’un Evi diye de bilinen papazın evi, 1862 yılında inşa edilen yapı Cunda Adası’nda yaşamış Despot lakaplı din adamının evidir. Despot ismi ilk etapta kulağa hoş gelmese de Ortodoks din görevlilerine verilen bir isimdir. Despot evinin sahibinin gerçek adı Grigoris Gudo Hiras’tır.


Rahibe Okulu


1835 yılında inşa edilen rahibe okulu tam bir Rum Ortodoks geleneklerine göre hizmet vermiştir. Zeytin ağaçları arasında yer alan yapı, din ilimlerinin verildiği bir okuldur. Günümüzde Komili ailesinin özel mülkü olduğundan girip gezmek yasaktır. Ancak uzaklardan bakınca zeytin ağaçlarının arasına saklandığını görüp, yüzlerce yıl öncesini selamlayabilirsiniz.

Ayışığı Manastırı


Cunda Adasının en kuzey noktasında yer alan Ayışığı Manastırı, 1500’lü yıllarda inşa edilir. Rumların mübadele ile Yunanistan’a dönmesiyle boş kalan manastır, zaman içinde definecilerin hoyratça yok ettiği bir yer haline gelir. 2012 yılında Suzan Sabancı Dinçer Ayışığı Manastırı’nı satın alıp restore ettikten sonra ziyarete açar.


Tarihi Sokaklarıyla Cunda Adası


Yüzlerce yıldır Rumların ve Türklerin barış içinde yaşadığı Cunda, her milletin kendine has gelenekleriyle zengin bir kültürel mirasa dönüşür. Özellikle de taş binaları ve yerel restoranlarıyla ziyaretçilerini mest eden Cunda, zamanın ruhunu tüm cömertliğiyle sunuyor.


Cunda’da Ne Yenir?


Cunda dendiğinde akla ilk gelen elbette balıktır. Çeşit çeşit balıklar en lezzetli haliyle sunulur. Zeytin ve zeytinyağıyla geçimini sağlayan Cunda’nın zeytinyağlılar tercih edilebilir. Bunun yanında dondurma gibi sütlü tatlılar Cunda Adasında keyifle tüketilebilir. Cunda’nın en karakteristik lezzetleri arasında sakızlı muhallebi, sakızlı dondurma ve Türk kahvesi de muhakkak denenmelidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir