Hallstatt

Dünyanın en çok fotoğraflanan köyü Hallstatt’ta gezilecek yerler

Dünyanın en çok fotoğraflanan yerleri listesinde ilk beşte bulunan masallar köyü Hallstatt, eşsiz doğası ve rengarenk şirin sokaklarıyla cezbediyor. Avusturya’nın kuzey bölgesi Salzkammergut’taki Hallstatt, son yıllarda sosyal medyada paylaşılan fotoğraflarıyla yalnızca Avusturya’nın değil Avrupa’nın en çok ziyaret edilen bölgelerinden biri haline geldi.

Alp Dağları boyunca uzanan bölgede bulunan Hallstatt, 1000 kişilik nüfusuyla göl kıyısında inşa edilmiş renkli ve ahşap evleriyle masallar diyarını andırıyor. Tarihi 7 bin yıl önceye dayanan ve dünyanın en eski tuz madenlerine sahip olan kasaba Avrupa’nın en eski yerleşim yerlerinden biri olarak UNESCO tarafından 1997 yılında “Dünya Mirası” ilan edilerek koruma altına alındı. Tüm güzellikleri koruma altına alınan Hallstatt’ta dört mevsim muazzam manzaralar sizi karşılıyor.

ÇİN’DE HALLSTATT’IN KOPYASI YAPILDI

Dünyanın en çok turist ağırlayan kasabalarından biri olan Hallstat, dikkatleri üzerine çekerken Çin de bu ilgiye kayıtsız kalmayarak Hallstatt’ın kopyasını yaptı.

Çin’deki kopya Hallstatt

Dünyada tamamı kopyalanan ilk köy olarak tarihe geçen kopya Hallstatt, Guangdong Eyaleti Huizhou şehrinde 980 milyon dolara mal oldu. Çin’deki Hallstat’a ve gerçek Hallstatt’a baktığınızda hangisinin gerçek olduğunu anlamakta zorlanacaksınız.

İşte Hallstatt’ın görülmesi gereken yerleri…

Market Square (Market Meydanı)

Hallstatt’ın merkezinde bulunan Market Meydanı, hem köyün her yerine kolayca ulaşmanızı hem de her yeri görmenizi sağlayan bir konuma sahip. Kafe, restoranlar ve çiçeklerle bezenmiş rengarenk evlerle çevrili meydanda kahvenizi yudumlarken huzur dolu anlar yaşayacaksınız.

Çok küçük bir köy olması nedeniyle kaybolma imkanınız yok fakat meydanın ortasındaki Holy Trinity heykelini arkanıza aldığınızda gitmek isteğiniz her yeri rahatlıkla bulabilirsiniz. Meydanın renk cümbüşü arasında sokak keşiflerine çıkmak Hallstatt’ın olmazsa olmazlarında yer alıyor.

Tuz Madenleri

Dünyanın en eski tuz madenlerine sahip Hallstatt’ta görülmesi gereken yerler arasında Tuz madenleri ilk sırada yer alıyor elbette. Köyden oldukça yüksekte bulunan madenlere ulaşmak zahmetli olsa da zirvede sizi bekleyen manzara tüm yorgunluğunuzu unutturacak. Madenlere ulaşmak için 2 seçenek bulunuyor. Yorulmadan tepeye ulaşmak ve madenleri daha rahat gezmek isterseniz 3 dakikalık finiküler seyahatiyle zirveye çıkabilir ya da 1 saat süren yürüyüş parkurunda doğayla iç içe bir yolculuğu tercih edebilirsiniz.

Tuz madenini 26 ile 30 Euro arasında değişen giriş ücretiyle rehber eşliğinde gezebilir ve yer altındaki büyüleyici tuz gölünü de görebilirsiniz.

Tuz madenlerine çıkan finiküler, hava koşulları nedeniyle Aralık ayından Nisan ayına kadar kapalı olduğu için planınızı buna göre yapmanızda fayda var.

Madenin girişinde tarihini anlatan videolardan da bilgi alabilirsiniz ve bazı bölümlerinde geçiş yaparken kaydıraklarla eğlenceli vakit geçirebilirsiniz.

Skywalk

Hallstatt’ta yalnızca huzur dolu sessiz sakin bir gezi yapılacağını düşünüyorsanız hemen o düşüncelerden sizi uzaklaştıralım. Hallstatt üzerinden Solevenya’ya kadar geniş bir alanı görebileceğiniz büyük bir gözlem noktası olan Skywalk, macera severlerin çıkmadan dönmemesi gereken bir adres. Skywalk’a ulaşmak için Tuz madenlerine çıkarken kullandığınız finiküleri kullanabilir veya uzun bir yürüyüşü tercih edebilirsiniz.

Skywalk

Yalnızca kasabayı değil Slovenya’ya kadar geniş bir alanı panoramik bir şekilde kuş bakışı tepeden gözlemleyebileceğiniz bu terasta karşılaştığınız manzarayla adeta büyüleneceksiniz. Bulutlara dokunabileceğiniz kadar yakın ve dağların üzerinde yürüyecekmiş gibi hissedeceğiniz terasta heyecanı doruklarda yaşayacaksınız.

Tuz madeninde olduğu gibi Skywalk’ta da finiküler belli bir dönem çalışmamaktadır. Burada Nisan sonundan Eylül ayı sonuna kadar finiküleri kullanmanız mümkün değil.

Kemik evi Beinhaus

Çok küçük bir kasaba olan Hallstatt’ta halk, ölülerini gömecek yeterli alan bulmakta güçlük çekiyor. Zamanla mezarlıklar dolduğu için yüzlerce kafatası ve kemik gömülü olduğu yerlerden çıkarılmış. Çıkarılan kemikler kurutularak çeşitli motiflerle süslenmiş ve kemik evinde yerini almış. Kafataslarına genellikle 4 farklı sembol ve aile adları yazılıyor.

Ölen kişinin mezarı 10-15 yıl sonra açılarak kemiklerin güneşte beyazlaması beklenerek bu kemik evde sergilenmeye bırakılıyormuş. Katolik kilisesinin ölülerin yakılmasını izin vermesiyle 1970’li yıllarda bu geleneğe son verilmiştir.

Admont Abbey

Hallstatt’a kadar gelmişken dünyanın en güzel mimariye sahip kütüphanelerinden Admont Abbey’i görmeden dönmek olmaz. Hallstatt’a 80 kilometre uzaklıkta bulunan Admont Kasabası’na giderek kütüphaneyi mutlaka görmelisiniz. Olağanüstü tavan freskleriyle bilinen kütüphanenin beyaz, pembe, altın ve mavi renklerinin eşine az rastlanır bir uyum içinde göz kamaştırdığı duvarları ve oyma detaylı kitaplık işlemelerinden gözlerinizi alamayacaksınız.

Geniş bir bahçe içerisindeki Admont Abbey’in bahçesinde Neptün Çeşmesi, Abbey Kilisesi de bulunuyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir