Hatay’da, 6 Şubat depremlerinde ağır hasar gören Anadolu’nun ilk camisi olan Habib-i Neccar Camisi’nin restorasyonunda sona yaklaşıldı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023 deprem felaketinin ardından, Hatay’daki bu tarihi yapının ihyası için Vakıflar Genel Müdürlüğü koordinesinde ve Konya Büyükşehir Belediyesi sponsorluğunda kapsamlı bir çalışma başlatıldı.

Gelecekteki sarsıntılarda aynı hasarları almaması amacıyla depremsellik etkileri dikkate alınarak titizlikle yürütülen bu faaliyetler tamamlanma aşamasına geldi.

Aralık ayında ibadete açılıyor
Depremde tamamen yıkılan tüm alanlar yeniden inşa edilirken, daha önceki depremlerde aşırı yüke bağlı yıkıma neden olan kubbe, 1450 ton yükü azaltılmış bir şekilde tekrar yapıldı. Eserde, 10 bin adet beden taşı, moloz yığını içerisinden tek tek sınıflandırılarak ayrıştırıldı ve yapıya tekrar kazandırıldı.

Afet kazı başkanlığı tarafından kurtarılıp müzede korumaya alınan 181 parça mimari eleman da teslim alınarak caminin özgün yerlerine yerleştirildi. Ayrıca, molozlardan ayrıştırılan mermer, madeni eser ve ahşap malzemelerden oluşan 400 parça, minberde geleneksel biçimde yeniden kullanıldı. Son olarak kalem işleri de tamamlanan Habib-i Neccar Camisi’nin aralık ayı içerisinde ibadete ve ziyarete açılması planlanıyor.

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, yazılı açıklamasında bu gelişmeyi bir dönüm noktası olarak niteledi: “Habib-i Neccar Camisi’nde yeniden yankılanacak ezan sesi, sadece bir şehrin değil, bir medeniyetin yeniden ayağa kalkışının sesidir,” dedi. Millet olarak felaketlerin ardından eşsiz bir dayanışma ruhu sergileyerek küllerimizden doğduğumuzu ve daha güçlü yarınlara ilerlediğimizi tüm dünyaya kanıtladığımızı vurguladı. Ersoy, 638 yılında inşa edilen ve Türkiye sınırları içerisindeki ilk cami olarak kabul edilen Habib-i Neccar Camii’nin inşası için Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Konya Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere ilgili kurumların yoğun gayret gösterdiğini belirtti.

Restorasyon çalışmalarında orijinal mimari dokuya zarar verilmeden, güncel mühendislik tekniklerinin kullanıldığını ifade eden Ersoy, özellikle zemin döşemelerinin orijinal malzemelere uygun olarak yenilendiğini, yalıtım ve temel iyileştirmeleri yapıldığını aktardı. Kubbe ve minarenin aslına uygun olarak yeniden inşa edildiğini, mihrap, iç süslemeler ve kalem işlerinin geleneksel Türk-İslam sanatının zarafetiyle yeniden hayat bulduğunu söyledi. “Avlusu, şadırvanı ve çevre düzenlemesiyle birlikte adeta caminin ruhunu yeniden ayağa kaldırdık. Zeminden kubbeye, kalem işinden taş örgüsüne kadar her müdahalede özgünlüğe, sadakate ve estetiğe özen gösterdik,” diyerek projeye verilen önemi özetledi.