Türkiye’nin kalbine yolculuk: Mezopotamya’nın büyüsü ve Gastronomi şöleni

Türkiye, her köşesi ayrı bir hikaye anlatan, her şehri kendine özgü bir ruha sahip bir coğrafya.

Bu muhteşem coğrafyada rotamızı; tarihin derinliklerine ineceğimiz, damak çatlatan lezzetlerle buluşacağımız ve Mezopotamya’nın kadim sırlarını keşfedeceğimiz Gaziantep, Şanlıurfa ve Mardin üçgeninde çiziyoruz. Bu üç şehirlik rota, Türkiye’nin farklı yüzlerini keşfetmeniz için harika bir fırsat sunuyor.

Gaziantep – Antep Fıstığının başkenti ve gastronomi cenneti

Gaziantep, Türkiye’nin gastronomi haritasının tartışmasız yıldızı. UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı’nda yer alan şehir, sadece mutfağıyla değil, aynı zamanda köklü tarihi ve sıcakkanlı insanlarıyla da sizi büyüleyecek.

Gaziantep’te görülmesi gereken yerler:

 Zeugma Mozaik Müzesi: Dünyanın en büyük mozaik müzelerinden biri olan Zeugma, özellikle “Çingene Kızı” mozaiği ile sizi geçmişin büyülü dünyasına götürecek. Her bir taşın işlendiği detaylara hayran kalacaksınız.

 Gaziantep Kalesi: Şehrin tam merkezinde yükselen kadim kale, hem panoramik şehir manzarası sunar hem de Gaziantep’in binlerce yıllık tarihine tanıklık eder. Kaleyi gezerken adeta zaman yolculuğu yapacaksınız.

 Bakırcılar Çarşısı: Tarihi dokusunu koruyan çarşıda, bakırcıların çekiç sesleri arasında geleneksel el sanatlarının nasıl icra edildiğine şahit olabilirsiniz. Kendinize özgün bakır eşyalar alabilirsiniz.

 Gaziantep Oyuncak Müzesi ve Emine Göğüş Mutfak Müzesi: Bu iki müze, şehrin kültürel zenginliğini ve sosyal yaşamını daha yakından tanımanızı sağlar. Özellikle Mutfak Müzesi, Antep mutfağının inceliklerini anlamak için harika bir durak.

Gaziantep’te tadılacak lezzetler:

 Katmer: Güne başlamak için bundan daha iyi bir seçenek olamaz! İncecik açılmış hamurun arasına Antep fıstığı ve kaymak konarak yapılan lezzet, üzerine pudra şekeri serpilerek servis edilir.

 Beyran: Özellikle sabah kahvaltılarında tercih edilen, kuzu etli, pirinçli ve bol sarımsaklı çorba, enerjinizi yükseltecek ve güne zinde başlamanızı sağlayacak.

 Alinazik: Közlenmiş patlıcan püresi üzerine sarımsaklı yoğurt ve kıyma kavurmasıyla hazırlanan yemek, Gaziantep mutfağının en özel tatlarından biri.

 Fıstıklı Kebap: Adından da anlaşılacağı gibi, Antep fıstığının kebapla buluştuğu eşsiz lezzet, damaklarda unutulmaz bir iz bırakır.

 Baklava ve Künefe: Gaziantep’e gelip baklava ve künefe yemeden dönmek elbette düşünülemez. Geleneksel yöntemlerle hazırlanan, bol fıstıklı ve şerbetli bu tatlılar, midenizde bayram havası estirecek. Farklı baklava çeşitlerini denemeyi ihmal etmeyin.

Şanlıurfa – Peygamberler Şehri ve Göbeklitepe’nin sırrı

Gaziantep’ten sonraki durağımız, tarihin sıfır noktası olarak kabul edilen Göbeklitepe’ye ev sahipliği yapan ve peygamberler şehri olarak bilinen Şanlıurfa. Burası, ruhani atmosferi ve eşsiz kültürel mirasıyla sizi derinden etkileyecek.

Şanlıurfa’da görülmesi gereken yerler:

 Balıklıgöl (Halil-ür Rahman Gölü): Hz. İbrahim’in ateşe atıldığı yer olduğuna inanılan bu kutsal göl, binlerce balığa ev sahipliği yapar ve şehre mistik bir hava katar. Gölün etrafındaki camiler ve medreseler de görülmeye değer.

 Hz. İbrahim Mağarası: Balıklıgöl’ün hemen yakınında bulunan mağara, Hz. İbrahim’in doğduğu yer olduğuna inanılır ve ziyaretçiler için önemli bir ibadet noktasıdır.

 Göbeklitepe: İnsanlık tarihinin bilinen en eski tapınak alanı olan Göbeklitepe, yaklaşık 12.000 yıl öncesine dayanan yapısıyla arkeoloji dünyasını yeniden şekillendirmiştir. Burayı ziyaret ederken, tarihin en gizemli sayfalarını araladığınızı hissedeceksiniz.

 Şanlıurfa Arkeoloji ve Mozaik Müzesi: Göbeklitepe’den çıkarılan eserlerin de sergilendiği müze, bölgenin zengin tarihini ve kültürel çeşitliliğini gözler önüne serer.

 Haleplibahçe Mozaik Müzesi: Özellikle amazon kraliçelerinin mozaikleriyle dikkat çeken müze, Roma dönemine ait büyüleyici sanat eserlerine ev sahipliği yapar.

Şanlıurfa’da tadılacak lezzetler:

 Urfa Kebap: Şanlıurfa’nın dünyaca ünlü kebabı, etin kalitesi ve ustalıkla yoğrulmasıyla öne çıkar. Acı sevenler için isotlu versiyonu da bulunur.

 Ciğer Kebap: Özellikle sabah kahvaltılarında tüketilen ciğer kebap, Şanlıurfa’da mutlaka denenmesi gereken bir lezzettir. Yanında bol yeşillik ve ayranla servis edilir.

 Çiğ Köfte: Şanlıurfa’nın meşhur çiğ köftesi, bulgur, isot, salça ve baharatların ustalıkla yoğrulmasıyla hazırlanır. Yanında marul ve nar ekşisiyle eşsiz bir lezzet şöleni sunar.

 Lahmacun: Taş fırında pişen, incecik hamurlu ve bol malzemeli Urfa lahmacunu, yöresel baharatlarla harmanlanmış kıymalı harcıyla favoriniz olacak.

 Şıllık Tatlısı: İncecik kreplerin arasına ceviz veya fıstık konularak yapılan, şerbetle tatlandırılan bu yöresel tatlı, damaklarda unutulmaz bir iz bırakır.

Mardin – Taş yapıları ve bin yıllık medeniyetler

Şanlıurfa’dan sonraki son durağımız, Mezopotamya ovasına nazır, taş evleri, dar sokakları ve binlerce yıllık tarihiyle Mardin. Farklı inanç ve kültürlerin barış içinde bir arada yaşadığı şehir, adeta açık hava müzesi gibidir ve her köşesinden ayrı bir hikaye fısıldar.

Mardin’de görülmesi gereken yerler:

 Mardin Eski Şehir: Tepeden aşağıya doğru basamak basamak inen, taş işçiliğinin en güzel örneklerini sergileyen bu tarihi doku, yürüyerek keşfedilmeyi bekler. Dar sokaklarda kaybolmak, kendinizi başka bir zaman diliminde hissetmenizi sağlayacak.

 Deyrulzafaran Manastırı: Süryani Ortodoks Kilisesi’nin önemli merkezlerinden biri olan bu tarihi manastır, Mezopotamya’nın mistik atmosferini en derinden hissedebileceğiniz yerlerden. Muhteşem manzarası ve etkileyici mimarisiyle sizi büyüleyecek.

 Kasımiye Medresesi: Artuklu dönemine ait büyüleyici yapı, taş işçiliğinin ve mimarinin en güzel örneklerinden biridir. Özellikle avlusundaki çeşme ve felsefe derslerinin verildiği “suyun düştüğü yer” mutlaka görülmeli.

 Mardin Müzesi: Tarihi binasıyla da dikkat çeken müze, Mardin ve çevresinden çıkan arkeolojik eserleri, etnoğrafik objeleri sergileyerek bölgenin zengin geçmişine ışık tutar.

 Ulu Cami: Mardin’in en eski camilerinden biri olan Ulu Cami, Artuklu dönemine ait mimarisi ve etkileyici minaresiyle şehrin siluetinde önemli bir yer tutar.

 Zinciriye Medresesi: Sultan İsa Medresesi olarak da bilinen yapı, özellikle astronomi ve matematik derslerinin verildiği dönemde önemli bir eğitim merkeziydi. Kubbeli yapısı ve eşsiz taş işçiliği görülmeye değer.

Mardin’de tadılacak lezzetler:

 Kaburga Dolması: Mardin mutfağının baş tacı olan kaburga dolması, kuzu kaburgasının içine özel baharatlarla harmanlanmış pirinç ve badem doldurularak hazırlanan, uzun süre fırında pişen muhteşem bir yemektir. Bir ziyafet sofrasının olmazsa olmazıdır.

 Sembusek: Mardin’in yöresel pizzası olarak da bilinen sembusek, ince hamurun içine kıyma, soğan ve baharat konularak taş fırında pişirilen lezzetli bir börektir. Sokak lezzeti olarak da sıkça karşınıza çıkar.

 İkbebet (İçli Köfte): İçli köftenin Mardin versiyonu olan ikbebet, daha çok bulgurun yoğun olduğu ve baharatlarla zenginleştirilmiş iç harcıyla farklıdır. Genellikle haşlanarak veya kızartılarak servis edilir.

 Badem Şekeri: Mardin’e özgü, rengarenk ve lezzetli badem şekerleri, şehrin en popüler hediyeliklerinden biridir. Farklı renk ve aromalarda bulabilirsiniz.

 Mardin Çöreği: Kuru ve baharatlı yapısıyla dikkat çeken Mardin çöreği, çay saatlerinin vazgeçilmezidir. Mahlep ve rezene gibi baharatlarla lezzetlendirilir.

 Kibbe: Farklı şekillerde hazırlanan kibbeler, Mardin sofralarının önemli bir parçasıdır. Kıyma ve bulgur karışımından yapılan lezzetler, genellikle kızartılarak veya haşlanarak servis edilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir