221 yıllık Başçavuşzade Camisi süslemeleriyle göz kamaştırıyor

Yozgat’ta iki asır önce yapılan Başçavuşzade Camisi, resim, motif ve ahşap süsleme sanatının zengin örneklerini barındırıyor.

Kitabesinden 221 yıllık olduğu belirtilen cami, içerisindeki süslemelerle dikkati çekiyor.

Yozgat Bozok Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölüm Başkanı Dr. Öğretim Üyesi İlkgül Kaya, Başçavuşzade Camisi’nin Yozgat’ta sanat tarihi bilimi açısından son derece önemli olduğunu söyledi.

Camideki “manzara repertuvarı”nın oldukça geniş olduğunu dile getiren Kaya, “Resimlerde konu edinilen yapılar, birbirine benzer olmakla beraber sadece bazı ayrıntılarda farklılıklar yaratılmak istendiğini söyleyebiliriz. Resimlerde işlenen konuların çoğu örneğin taş köprü, çeşmeler, kır evleri ve camiler, Anadolu duvar resim sanatı için ve özellikle de 18. ve 19. yüzyıl için oldukça karakteristiktir.” dedi.

Kaya, yine 18. ve 19. yüzyıl Anadolu cami veya mescitlerinde bu türden duvar resimlerine rastlandığını ancak Başçavuşzade Camisi’ndeki kadar zengin bir kalem işi süsleme ve duvar resminin bulunmadığını ifade etti.

Yozgat Bozok Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Araştırma Görevlisi Adem Sevim de caminin 1800-1801 yılları arasında Çapanoğlu Süleyman Bey’in başçavuşu Halil Ağa tarafından yaptırıldığını belirtti.

Camiyle ilgili bilgilere giriş kapısının üzerindeki kitabeden ulaştıklarını anlatan Sevim, Başçavuşzade Camisi’nin sanat tarihçileri açısından en büyük özelliğinin kalem işi tekniğiyle yapılmış süslemeleri olduğunu söyledi.

Sevim, caminin tavanında ahşap işçiliğinin en güzel örneklerinden birinin sergilendiğine değinerek, “Camideki kalem işi süslemelerle 1800’lü yıllarda Yozgat’ın tasvir edildiğini düşünmekteyiz.” dedi.

Camideki resim, motif ve ahşap süslemelerin Yozgat’ta o dönem kullanılan köprüler, yel değirmenleri, çeşmeler, camiler, konutlar ve köşkler gibi mimari yapılar ile doğası hakkında bilgi verdiğini dile getiren Sevim, “Bunlar da bir film şeridi gibi 1800’lerde Yozgat’ın nasıl olduğuna dair bizlere fikir vermektedir.” diye konuştu.

“Barok ve rokoko tarzını Türk sanatında görüyoruz”

Kalem işi süslemelerin alçı sıva üzerine yapıldığını ve bunun da özellikle Lale Devri’nden (1718-1730) sonra Batılılaşmanın etkisiyle Osmanlı sanatında görüldüğünü ifade eden Sevim, o dönem camilerinde barok ve rokoko tarzının Türk sanatında nasıl uygulandığını anladıklarını söyledi.

Sevim, normalde Osmanlı’nın başkenti İstanbul’daki camilerde yoğun olarak görülen barok ve rokoko tarzının o dönemde Bozok Sancağı diye adlandırılan Yozgat’ta da gerek Çapanoğlu Büyük Camisi’nde gerekse Başçavuşzade Camisi’nde uygulandığına dikkati çekti.

Camideki süslemelerden Yozgatlı yerel ustaların da bu sanatları uyguladığını gördüklerini belirten Sevim, “Buradaki süslemelerde özellikle ‘S’ ve ‘C’ kıvrımlar, kıvrık dallar, akantus yaprakları dediğimiz bitkisel motiflerin hepsinin Türk sanatıyla kaynaştırılarak camide uygulandığını görüyoruz.” ifadelerini kullandı.

“İstanbul’daki Batılılaşma dönemi camilerinin süslemelerini aratmamaktadır”

Sevim, amaçlarının kente gelen yerli ve yabancı turistlerin camiyi daha çok ziyaret etmesini sağlamak olduğunu dile getirerek, şunları söyledi: “Bu camimizin gerçekten de süsleme bakımından Çapanoğlu Büyük Camisi’nden aşağı kalır hiçbir yanı yok. Camimiz, Çapanoğlu Büyük Camisi’nden biraz daha küçük bir mahalle camisi. Süslemeleri, İstanbul’daki Batılılaşma dönemi camilerinin süslemelerini aratmamaktadır. Camide kalem işi süslemeleri kadar ahşap tavan süslemeler de çok estetik şekilde görülmekte. Ahşap tavan göbeği kafes oyma ya da ajur tekniği dediğimiz teknikle yapılmış. Sarkıtlı tavan göbeğinin etrafında ise ahşap çıtaların ışınsal doğrultu yaparak dışa doğru uzandığını gördüğümüz süsleme kuşağı dikkati çekiyor.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir