18. yüzyıl Osmanlı mirası: Minaresindeki güneş saatiyle tek örnek!

Erzurum’un 258 yıllık Osmanlı mirası Şeyhler Camisi, minare kaidesine işlenmiş güneş saatiyle tarihi bir detay barındırıyor.

KÜLLİYE OLARAK İNŞA EDİLEN OSMANLI ESERİ

Kentin önemli anıtsal eserlerinden birisi olan Şeyhler Camisi, 1767’de içerisinde cami, medrese, hamam ve çeşmeden oluşan külliye olarak inşa edildi.

MİNARESİNDE SAKLI GÜNEŞ SAATİ

Kare planlı, tek kubbeli ve silindirik minareli; klasik Erzurum bölgesel özelliklerini yansıtan tarihi yapı, minaresinde güneş saati bulunmasıyla dikkati çekiyor.

Cami inşa edildikten 4 yıl sonra Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretlerinin oğlu Fehim Efendi tarafından yapılan güneş saati, minarenin güney bölümünde 85 santimetre yüksekliğinde ve 71 santimetre genişliğindeki kamber taşına dikey olarak işlenmiş halde yer alıyor.

ÖZEL BİR MEKANİZMASI YOK

Namaz saatlerini belirlemek üzere yaptırılan güneş saatinin, bir mekanizması bulunmuyor.

Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Haldun Özkan, AA muhabirine, Şeyhler Camisi’nin külliye olarak inşa edilen Osmanlı eseri olduğunu söyledi.

Caminin Osmanlı’nın 18. yüzyıl külliye örneklerinden olduğunu ifade eden Özkan, “İlk yapılışı Karabağ’dan Erzurum’a göç ederek gelen Seyit Mehmet tarafından 1719’da ahşap minareli olarak yapıldığı kayıtlarda geçiyor. Daha sonra 1767’de Habip Mehmet Efendi tarafından bu yeni yapılan cami, o eski caminin yerine inşa edilen tek kubbeli, kare planlı, Osmanlı dönemi cami örneklerinden bir tanesi.” dedi.

Şeyhler Camisi’nin kendine has özelliği olduğuna dikkati çeken Özkan, “Şeyhler Camisini bu kadar önemli kılan ve diğer camilerden farklı kılan özellik, hiç şüphe yok ki minarenin kaidesine yerleştirilmiş olan bir güneş saatinin varlığıdır. Kamber taşı üzerine yapılmış olan bu güneş saati bu anlamda tek örnek olarak karşımıza çıkar. Anadolu’da birçok güneş saati örnekleri vardır, avlulara ve duvarlara yapılmıştır ama minare kaidesine yapılmış tek örnek olarak Şeyhler Camisinin minare kaidesindeki güneş saatinden bahsedebiliriz.” diye konuştu.

“DİĞER ÖRNEKLERDEN FARKI, GÜNEŞ SAATİNİN MİNAREDE OLMASI”

Güneş saatinin korunduğunu ve orijinal haliyle günümüze geldiğini söyleyen Özkan, saatin özel bir mekanizma olmadığını, dikdörtgen bir blok üzerine güneş saatinin çizgilerinin çizildiğini ve ortasında metal bir çubuk olduğunu bildirdi.

“18. YÜZYILDA ERZURUM CAMİLERİ İÇERİSİNDE TEK ÖRNEK”

Özkan, güneşin metal çubuğa çarpması ve onun gölge boyunun taş üzerinde düştüğü aralıkların hesaplandığını ifade ederek, şunları kaydetti:

“Korunaklı bir alanda, biraz da insanların çok ulaşamayacağı yükseklikte duvarların üzerinde olduğu için bugüne kadar orijinal haliyle günümüze gelmiş. Bu yönüyle de çok ayrı ve kıymetli bir eser. Osmanlı döneminde Topkapı Sarayı’nda, Edirne camilerinde var, İstanbul’daki birçok selatin camisinde de bazılarının avlusunda bazılarının duvarlarına yapılmış örnekler var. Anadolu Selçuklu Çağı’nda erken dönemlere kadar yine güneş saati örneklerimiz var ama burada çok farklı bir konseptte, böyle minarenin kaidesine yerleştirilmiş oluşu, yeri ve konumu açısından farklı ve kendine özgü bir yorumla kullanılmış. Güneş saati örnekleri farklı medeniyetlerde de kullanılmış bir tekniktir. Mısır’dan Roma’ya kadar antik kentlerde de örnekleri olan bir uygulamadır ama biz de özellikle son dönemde 18. yüzyılda Erzurum camileri içerisinde tek örnek olmasıyla da Şeyhler Cami bu anlamda ön plana çıkıyor.”

Kaynak: AA

1 yorum
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir