Muğla’nın Köyceğiz sınırları içinde, UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan büyüleyici Kaunos Antik Kenti’nde heyecan verici bir keşfe imza atılarak tarihi bir kilise gün yüzüne çıkarıldı.
2 bin 400 yıllık kaya mezarları, 5 bin kişilik ihtişamlı tiyatrosu, bazilika, hamam, agora ve kutsal alanlarıyla ziyaretçilerini binlerce yıllık bir yolculuğa çıkaran Kaunos, aynı zamanda bin 300 yıllık mozaikleriyle de göz kamaştırıyor.

Bu yılki kazı çalışmaları, yoğunlukla arkaik sur içi manastır alanına odaklanmış durumda. Bu özel bölgede, antik kent tarihinde çoğu ilk kez karşılaşılan yeni yapılar ve eserler keşfedilerek tarihin tozlu katmanlarından çıkarılıyor.

Kazı Başkanı, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ufuk Çörtük, manastır kompleksindeki çalışmaların detaylarını paylaştı. Çörtük, Geç Antik Çağ’a ait bu yapı grubunda üç yıldır titizlikle kazı yürüttüklerini ve önemli bulgulara ulaştıklarını belirtti.

Keşfedilen kilisenin bu manastır kompleksinin bir parçası olduğu anlaşılıyor. Kaunos, her yeni kazı sezonunda binlerce yıllık geçmişinin sırlarını paylaşarak antik dünyanın kültürel mirasına paha biçilmez katkılar sunmaya devam ediyor.

Yaklaşık 2 yıldır yapı kompleksinin odalarını boşaltmaya başladıklarını belirten Çörtük, “Geleceğe Miras Projesi kapsamında arkaik sur içi manastır bölgesindeki kazılara bu yıl da devam ettik. Geçen yıl özellikle tıp alanında kullanılan aletleri gün yüzüne çıkardık. Bu sene tıp aletlerindeki artış dikkatimizi çekti. Bu kompleks yapının ilk evresi yani milattan sonra 2. ve 3. yüzyılda bir sağlık merkezi, hastane olarak kullanıldığını ele geçirilen malzemelerle söyleyebiliriz.” dedi.

Özellikle Roma İmparatorluğu döneminde askeri garnizon hastanelerinin kurulduğunu anlatan Çörtük, buraların sonradan halkın da tedavi gördüğü hastaneler haline geldiğini ifade etti.

“Türk döneminde de kullanılmış”
Limana yakınlığının yanı sıra bir avlu ve etrafında odalardan oluşan plan sergileyen kompleksin benzer örneklerinden dolayı Roma dönemi hastanesi olduğunu dile getiren Çörtük, şöyle konuştu:
“Manastır alanında Hristiyanlık dönemine yönelik çalışmalar yürüttük. Kompleksin üst kotunda yer alan bir yapı vardı, bu sene o yapının tamamını açtık ve çok güzel bir kilise çıktı. Her şeyiyle korunmuş vaziyette. 3. yüzyıldaki hastane işlevini Hristiyanlık döneminde bir dinsel merkeze çevirdikleri bu kiliseyle artık netleşti. Bunun da tarihi milattan sonra 6’ncı yüzyıl. Bu sene yapının ilk evre kullanımına ve manastır kullanımına yoğunlaştık. Geçmiş dönemlerde ortaya çıkardığımız cami ve türbe olgusu da halen geçerliliğini koruyor.”

Kompleksin Türk döneminde de kullanıldığını vurgulayan Çörtük, kazılarda Aydınoğulları Beyliği’ne ait bir sikke de bulduklarını ifade etti.

Doç. Dr. Ufuk Çörtük, milattan sonra 2. yüzyılda başlayan kullanım evresinin 14. yüzyıla kadar 4-5 farklı evrede sürdüğünü sözlerine ekledi.