​Efsaneden gerçeğe: Çin’in saklı cenneti Şangri-La

​Çin’in Yünnan eyaletinde, Tibet Platosu’nun eteklerinde, Tibet ve Sıçuan sınırlarının kesiştiği yerde, Şangri-La adında masalsı bir şehir yatıyor.

Adını, yazar James Hilton’ın 1933 tarihli kült romanı Yitik Ufuklar’da anlattığı, dünyadan yalıtılmış, huzurun ve uyumun hüküm sürdüğü ütopik, kurgusal mekandan alıyor.

Hilton, romanını yazarken bölgeyi hiç görmemiş olsa da, eserindeki “saklı cennet” imajının, Tibet mitolojisindeki efsanevi şehir “Şambala”dan esinlendiği düşünülüyor.

Romanın küresel başarısının ardından, kriz içindeki Batı dünyasının aradığı bu ütopyanın yeryüzündeki karşılığı olarak görülen bu dağlık vadi, 2001 yılında Çin hükümeti kararıyla resmen “Şangri-La” adını aldı. Bölgenin asıl adı “Congdien” idi.

Doğanın ve kültürün kesişimi

​Ortalama 3 bin 160 metre rakımıyla Çin’in en yüksek üçüncü şehri olan Şangri-La, Tibetliler, Han Çinlileri ve diğer etnik gruplara ev sahipliği yapıyor. Yüksek irtifaya alışmak zor olsa da, ziyaretçileri zengin bir doğa ve kültür manzarası karşılıyor.

Songzanlin Lama Manastırı: “Küçük Potala” olarak da bilinen, 17. yüzyılda 5. Dalay Lama tarafından kurulan, bölgenin en büyük Tibet Budist tapınağı ve aynı zamanda bir akademi. Manastır, altın yaldızlı çatıları ve devasa Buda heykelleriyle şehrin simgesi.

Dukezong Antik Kenti: “Ay Işığı Şehri” anlamına gelen, 1300 yıllık geçmişe sahip eski şehir merkezi. Yangında tahrip olduktan sonra aslına uygun yeniden inşa edildi. Burada devasa bir yaldızlı dua silindiri ve her akşam yerel halkın katıldığı geleneksel meydan dansları dikkat çekiyor.

Potatso Ulusal Parkı: Çin’in IUCN onaylı ilk ulusal parkı. Alp ağaçlarıyla çevrili tepeleri ve vahşi yakların otladığı çayırlarıyla ünlü Şudu Gölü’ne ev sahipliği yapıyor.

Şika Dağı: 4 bin 449 metre yüksekliğindeki kutsal zirve. Teleferikle çıkılabilen dağın zirvesinde, Tibet inancına özgü adak ocakları ve rengarenk dua çaputları bulunuyor.

Şehrin ekonomisi turizm ve yüksek irtifaya dayanıklı Yak sığırlarının yetiştiriciliğine dayanıyor.
​Şangri-La, hem edebi bir efsanenin somutlaştığı yer hem de tinin ve aklın uyum içinde olduğu saklı bir cennetin fiziksel ve kültürel izlerini taşıyan, nefes kesici bir coğrafya sunuyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir