Marcus Aurelius’un yanı başında yükselen Osmanlı estetiği: Gürcü Cami

Tarihi ve mimari zenginliğiyle dikkat çeken Gürcü Cami, Libya’nın başkenti Trablus’ta, Eski Şehir’in kalbinde, zamana meydan okuyan bir Osmanlı mirası olarak yükseliyor.

Özellikle eşsiz çini süslemeleri sayesinde Kuzey Afrika’daki benzer Osmanlı camileri arasında ayrı bir yere sahip.

​Gürcü Cami’nin tarihi ve konumu

Cami, 19. yüzyılın başlarında, Trablus’un Eski Liman yakınındaki Bab el-Bahr (Deniz Kapısı) bölgesinde inşa edildi. Merkezi bir konumda bulunuyor; hatta Trablus’taki Roma döneminin önemli sembollerinden Marcus Aurelius Takı’nın hemen yanında yer almasıyla kültürel katmanları bir araya getiriyor.

Caminin inşası, Osmanlı döneminde Trablusgarp Eyaleti valisi olan Karamanlı Yusuf Paşa’nın maiyetinde şehre yerleşen Gürcü Mustafa Bey tarafından gerçekleştirildi. İnşa süreci 1820’den 1834’e kadar, yaklaşık 15 yıl sürdü.

Gürcü Mustafa bey

Camiye adını veren Gürcü Mustafa Bey, Karamanlı Yusuf Paşa döneminde Trablusgarp’a gelmiş bir tüccardı. Kısa sürede Trablus Limanı’nda göreve getirildi ve daha da önemlisi, Yusuf Paşa’nın büyük kızıyla evlenerek damadı oldu. Donanmada yükselerek günümüzdeki Deniz Bakanlığına denk gelen önemli bir mevkiye kadar ilerledi. Gürcü asıllı olması nedeniyle bu isimle anılan Mustafa Bey, Trablus’u çok sevmiş ve burayı kendine kalıcı yurt edinmişti. Kendisi ve ailesi, caminin hemen bitişiğindeki türbede metfundur.

Mimari şaheser: Çiniler ve özgün detaylar

Kültür tarihi araştırmacısı Abdulmuttalib Ebu Salim, Gürcü Cami’yi “mimari bir şaheser” olarak nitelendiriyor ve ince detayları, estetik ayrıntılarıyla Kuzey Afrika’daki en nadide yapılardan biri olduğunu vurguluyor.

Yapısal özellikler

  • ​Cami, 16 metreye 16 metre boyutlarında, kare planlı bir yapıya sahip.
  • ​Toplamda 16 kubbe ile örtülüdür.
  • ​İç mekanda 9 mermer sütun bulunuyor; dış duvarlardaki sütunlarla birlikte toplam 25 sütundan oluşuyor.
  • Bu sütunların bir kısmının farklı kentlerden getirilmiş olabileceği düşünülüyor.
  • ​Üst katı “u” şeklinde tasarlanmıştır.
  • ​Mihrabın tam karşısında, önemli misafirler için ayrılmış özel bir alan olan ‘Südde’ bölümü yer alıyor.

Süsleme sanatı

Gürcü Cami’nin asıl benzersizliği, Endülüs ve İtalyan geleneklerinden izler taşıyan mimari yapısıyla birlikte, hem iç hem de dış cephedeki zengin çini işlemeleridir. Çinilerin yanı sıra, caminin içindeki sütun bitimlerinde ve çini bezemelerin üst kısımlarında yer alan ince işçilikli alçı bezeme şeritler de yapının estetik değerini artırıyor. Yoğun çini kullanımı, camiyi bölgedeki Osmanlı eserleri içinde ayrıcalıklı bir konuma taşıyor.

Koruma altındaki miras

Caminin orijinal ahşap minberi, koruma altına alınmak amacıyla 2014 yılında sökülmüştür. Gelecekte açılacak olan Libya Ulusal Müzesi’nde sergilenmesi planlanmaktadır.
​Gürcü Cami, sadece bir ibadethane değil; Trablus’un çok katmanlı tarihini, Osmanlı’nın Kuzey Afrika’daki sanatsal ve kültürel etkisini yansıtan, korunması gereken önemli bir kültürel miras olarak öne çıkıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir